Bu yazı Şule Şenol ve Akıl-Takıl Oyunları yazısının devamıdır.
Takıl Oyunları:
Takıl oyunları bir duruştur. Akıl oyunları eğitmeni eğitiminde olduğu gibi herhangi bir sertifika vermediği gibi sertifika verilmesine de karşıdır. Takıl oyunları üründen çok içeriktir. Gel Oyna’da bu çoğu tahta malzemeden üretilmiş çeşitli oyunlar oynanmakta, neler yapılabileceği, hatta tasarımı birlikte keşfedilmektedir. Birbirlerinin türevleri olan yüzlerce oyun çeşidi kaynaklarıyla gösterilmekte, birçoğunun denenmesi, keşfedilmesi, üretlilmesi, türetilmesi, kullanımının da farklı şekile dönüştürülmesi sağlanmaktadır.
Akıl Oyunları:
Akıl oyunlarında çocuklar ya birbirleriyle yarışır, ya da kendi ile yarışırlar. Çocuklarla akıl oyunları eğitimlerinde genelde tek başına oynanan T-puzzle. (T-Tangram diye de adı geçer)bile çocuklar birbirleriyle yarıştırılıyor, kim daha çabuk yapacak diye. Örneğin akıl oyunları eğitimi veren bir kurumun internetteki sayfasında öğretmen bütün sınıfa aynı parçalarla aynı şeklin yapılması talimatı verilyor. Çocuklar birbirleriyle yarıştırılıyor, ayrıca sonunda ödül verileceği de söylenmekte, çocukların beklentiye girmesine oyun yarışmaya, strese, hırsa dönüşmektedir. ( Burada herhangi bir kurumu veya eğitmeni karalamak değil niyetim, o yüzden link paylaşmıyorum, ama isminde “psikoloji” kelimesi barındıran bir kurumun eğitimdeki yanlış bir tutumunu doğru gibi kendi web sitelerinde lanse etmeleri de ayrıca bir sorun)
Takıl Oyunları:
Takıl oyunlarında çocuklar ve yetişkinler aynı mekanda, ortamda farklı akıl-takıl oyunları ile yönergesiz ya da bir oyun için çok çeşitli yönergeler ile oynarlar, birbirleriyle yarışmazlar. Oyuna kişinin içgüdüsel olarak isteyerek girmesi, kendiliğindenliği ve takılma hali esas alınır. Mekan, ortam 3. Pedagogdur eğitimde. (Reggio Emilia yaklaşımı) Öğrenme etkileşim halinde gerçekleşir. Çocukların, yetişkinlerin birbirleriyle yarıştıkları oyunlar da oynanabilir, fakat bu oyunların hangisinin oynanacağı ve kiminle oynanacağı oynamak isteyen kişilere bırakmak gerekir.
Akıl oyunları:
Akıl oyunları bir dizi belli başlı akıl oyunundan (belirli firmaların ithal ettikleri veya çoğu zaman ithal edileni ürettikleri genelde tek tip yönergeli, 7-8 sene önce Türkiye’de hiç bilinmeyen oyunlardan oluşmaktadır) Bu oyunlar belirli markalar ve isimlere çocuklara, eğitmenlere sunulmaktadır. Bunlar tek kişilik akıl oyunları ve karşılıklı oynanan, rekabet içeren akıl ve strateji oyunlarıdır
Karşılıklı oynanan akıl ve strateji oyunlarında ise son zamanlarda en çok bilineni Mangaladır. Mangala’nın Türk oyunu olduğu söylenmekte, yarışmaları düzenlenmektedir, kırtasiyelerde, oyuncakçılarda da bulunmakta, internette oynama şekliyle ilgili birçok bilgiye ulaşılmaktadır. Mangala’nın Türkiye’de 8-9 yıl önceye kadar tanınmıyordu. Mangala veya Mancala (çeşitli adları vardır. Avrupa’da Kalaha diye bilinir) İki kardeşin Türk kahvesini araştırırken Mangala’nın bu topraklarda da oynandığına dair bulguları üzerine, Mangalayı oyunu benimsemeleri, kendilerinin de Mangala öğretip, yarışmalar düzenleyip, daha sonra hem kendilerinin hem de başka firmaların mangala üretmeye başlamaları ile meşhur olmuştur.
Ayrıca Kültür bakanlığı tarafından desteklenen Muazzez İlmiye Çığ, Sunay Akın gibi ünlü kişilerin oyun, oyuncaklarla ilgili görüşlerinin de alındığı Mangala ile ilgili bir film bulunmaktadır. Hatta filmde Göbeklitepe’deki T şeklindeki sütunların üstündeki çukurlarla ilişkilendirilip kazılarda çok büyük emeği geçen Prof. Dr. Klaus Schmidt’in de konuşmasına da yer verilmiştir. Oyun kavramına katkılar sunmasına rağmen filmde oyunun pedagojik açıdan çok az ele alındığı görülmekte, ve oyunun evrenselliğine pek burgu yapılmamaktadır. https://www.youtube.com/watch?v=vFelC4tGmr4
Takıl Oyunları:
Çift kişinin oynadığı Mangala genelde dünyada tahtadan imal edildiği için ahşap Şule Şenol’un 2000 li yılların başında ilgi alanına girmiştir. 2005 de Boğaziçi üniversitesinde düzenlenen ahşap oyuncak tasarım, yapım eğitimi için hazırladığı kitapta tarihteki oyunlar, oyuncaklar tanıtılırken, kökeninin araştırmalara göre Afrika olduğu, Mezapotamya’da da oynandığı yazılıdır. Bugün de araştırmalara bakıldığında bu oyunun bir Türk oyunu olduğunu kanıtlayan bir bulgu yoktur. Ayrıca Göbeklitepe ile ilişkilendirilmesi, konuya bir gizem katılması pek de bilimsel değildir. Sonuçta Göbeklitepe’nin tarihi 12000 yıl öncesine dayanır, ilk oyunların tarihi ise çok daha yenidir, gerçi bu topraklarda arkeolojik kazılarda en eski oyunlara, oyuncaklara rastlanmıştır, ama bunlar Mangala değildir. Türkiye’de Mangala’nın satrancın büyükbabası olduğu söylenmektedir. Oysa genel kabul olarak satrancın Mısır kökenli senet oyunundan türediğidir. Diyelim ki -Mangala Türk oyunudur -unutulmuş ve ancak yeni keşfedilmiş olması -oyuna bugüne kadar toplumumuzda yeteri kadar değer verilmediğinin göstergesidir. Daha çok Urfa bölgesinde oynanmıştır. Osmanlıda çok fazla kişi tarafından oynanmadığı muhtemeldir.
Ayrıca oyunların evrensel olan tarafıyla ön plana çıkması gerekir. O oyunla köklerimize, kültürümüze dair çocuklara bir şey aktarılacaksa, en önemli olan farklı toplumlarda, farklı topraklarda oyunların da farklı adlar, farklı oynama biçimleri ile ortaya çıkmış olduğu, oyunda çocukların, yetişkinlerin bir araya geldiğini aktarmaktır, kaynaştıklarını, nitekim birçok yazıda, belgeselde de bunu görürüz.
Mangala genelde Türkiye’de plastik seri üretim olarak sunulmaktadır. Oysa toprakta çukur oluşturularak oynanan kuyu oyunudur esası. Masaüstü hali de tahtadan olmalıdır. Tahtadan, titizlikle üretilmiş bir oyunla oynamak çocuğun estetik duygusunun gelişimi için de önemlidir (tavlada, satrançta olduğu gibi). Farklı tahtalardan, farklı ustalar tarafından yapılmış katma değeri yüksek mangalalara rastlayabiliriz. Ayrıca mangalaya bu kadar çok vurgu yapılması çocukların başka oyunları keşfetmelerini de engellemektedir, zaten sanal olmayan, bilgisayarla, tablet ve cep telefonlarıyla oynanmayan oyunlara çocukların ayırdıkları zaman azdır. Ayrıca bundan 10 yıl kadar önce Mangala’nın başka bir adla Nokia cep telefonları ile de oynandığını da hatırlatmak gerekir. Satranç oyunu tabletlerle, telefonlarla oynandığı gibi, Mancala’nın da çeşitli isimler altında aynı şekilde bilgisayarlar, cep telefonları uygulamaları ile oynandığı gözlemlenmektedir. Hatta çocuk genelde karşılıklı oynayacak kimseyi bulamadığından, telefon, tabletle bu oyunları oynamayı tercih de eder, aynı zamanda karşılıklı oynarken, “yapamama, becerememe”, başkaları tarafından bunun görülmesi endişesi yoktur, dolayısıyla rekabet, hep daha iyi derece yapma, yüksek puan elde etme üzerine kurulu oyunlar eninde sonunda bilgisayarla, tablet ve telefonlarla oynamaya teşvik etmektedir. Bu yüzden “oyunu oyunluğunda bırak” demekteyiz zaten.
Mangala gibi iki kişinin karşı karşıya geldiği , rekabet gerektiren oyunlar Takıl oyunlarında pek kullanılmaz. Bunun nedeni ortamda doğrudan oyuna girebilme rahatlığını sağlamaktadır, çünkü yarışmacı oyunların bir başlangıcı ve sonu vardır, sonuç odaklıdırlar. Dolayısıyla oyuna ortadan dahil olabilme, veya oyunu ortada bırakabilme mümkün değildir. Her ne kadar mangala gibi oyunlara karşı bir duruş Takıl oyunlarında olmasa bile, rekabet içermeyen, oynama sürecini oynayanın belirlediği oyunlar, süreç odaklılık önceliğimizdir.
Akıl oyunları:
Akıl oyunların çocukların bilişsel gelişimine katkıda bulunduğu anlatılmaktadır. Akıl zeka oyunları federasyonun internet sitesinde şöyle söylenmektedir.
“Akıl oyunları eğitmen eğitiminde öğretmenlerimiz ile aşağıdaki konu başlıklarında detaylı çalışmalar yapılacaktır.
-Oyun ve oyuncak kavramı
-Üretkenlik nedir?
-Üretkenlik becerilerinin kazandırılması ile ilgili kutu oyunları uygulamaları
-Eleştirel düşünme nedir?
-Eleştirel düşünme kavramının temelleri
-Eleştirel düşünme becerilerinin kazandırılması ile ilgili kutu oyunları uygulamaları
-Dijital oyunlar ve kutu oyunları
-Dijital oyunlar ve kutu oyunlarının gelişim çağındaki çocuklara etkisi
-Görsel algı nedir?
-Görsel algı gelişiminin analitik düşünmeye sağladığı katkılar
-Görsel algı becerileri ile ilgili kutu oyunları uygulamaları
-Problem çözme becerileri nedir?
-Problem çözme becerileri ile ilgili kutu oyunları uygulamaları”
Takıl oyunları:
Takıl oyunları alternatif eğitim metodları diye Türkiye’de adı geçen pedagojik yapılardan ve son 10-15 yılın beyin araştırmalarından esinlenmiştir. Bu bağlamda dünyadaki ilk eğitim/oyun araçlarından örneğin Fröbel materyalleri de takıl oyunları olarak değerlendirilebilmektedir. Dünyadaki ilk çocukların bahçesi anlamına gelen, anaokulunun- Kindergarten’ın ve oyun pedagojisinin kurucusu kurucusu Friedrich Fröbel, aklın, kalbin ve kolların birlikteliğini anlatan Pestalozzi’den öğrendiklerine, kendi fen bilimleri eğitimi ve öğretmenlik sürecinin katkısıyla birçok oyun/eğitim materyali geliştirmiştir. Takıl oyunlarında Spielgabe (Gabe:armağan) denilen geometrik şekiller de akıl oyununa dönüşebilir, ama aynı zamanda çok farklı şekilde kullanılabilir. Montessori pedagojisinde ise oyun yerine çalışmanın önemi ortaya konmuştur. Karışık yaş grubunun eğitim gördüğü her sınıfta çeşitli eğitim araçlarından birer adet bulunmaktadır, dolayısıyla çocuklar arasında rekabet söz konusu değildir. Fakat Montessori pedagojisinde materyalin oyuncul kullanılmasına izin verilmemesi eleştirilmektedir. Ödül ve cezanın , notla değerlendirmenin olmadığı bu sistemde çocuklar kendi tempolarına, kendi seçtikleri eğitim malzemeleriyle çalışmaktadırlar.
Bu bağlamda Takıl oyunlarında da çocukların kendi istedikleri süre boyunca ve kendi seçtikleri oyun malzemesi ile oynamasına olanak verilmekte, dış kaynaklı ödül ve cezalara, ya da alınacak puanlara, ölçme ve değerlendirmelere yer verilmektedir, ancak çocuklar kendi aralarında yarışmacı bir oyun oluştururlarsa buna da olanak verilmektedir.
Eğitmen rehber ve çok iyi bir gözlemci, oynayan ve tabii ki öğrenendir. Takıl Oyunlarının fikir torunu olarak ben Almanya’da bir süre bugün 31 yaşına gelmiş büyük kızım Günsel’in Montessori ilkokuluna devam etmesi sonucu 2006 da “Zil ve Teneffüs” yazının şu yazıyı kaleme almıştım . Daha sonra dosya editörlüğünü yapmış olduğum, başka yazılarımın da olduğu Alternatif Eğitim/Kış 2017 sayısının önsözünde de bu yazıya yer verildi. https://www.sulesenol.com/post/g%C3%BCnsel-alternatif-e%C4%9Fitim-2
Takıl oyunlarında aynı zamanda Waldorf pedagojisinden esinlenildi. Waldorf pedagojsini de bugün 21 yaşında olan küçük kızım Selin’in Waldorf yuvasına devam etmesiyle tanıdım.. Waldorf pedagojisinde de öğretmen rol modeldir. Öğretmen bir iş yapar,örneğin kestanelerle, kozalaklarla pencerelere süs, çocuklar da gelip takılırlar, katılırlar, kim nereye, kimin yanına ne kadar ne zaman takılacağına kendi karar verir. Yani hep beraber “hadi başlıyoruz, şu faaliyeti yapıyoruz, şu şekli yapıyoruz” yoktur Waldorf pedagojisinde. Kimi zaman tek başına, kimi zaman iki- üç kişi veya daha fazla oyunun içine girerler. Waldorf pedagojisinde- özellikle erken yaşlarda- akıl oyunlarına yer verilmez. Malzemeler doğal malzemeler ve ahşaptandır. Erken çocukluk döneminde geometrik şekiller kullanılmaz.
Takıl oyunlarında da Waldorf’un takılmaca hali sözkonusudur, oyunu kimi zaman seyrederler, kimi zaman tam olarak içine girerler, veya kısaca girip çıkarlar. Yarış ve rekabet odaklı oyunlarda bu mümkün olmamaktadır.
Akıl oyunları:
Akıl oyunları öğretmen sertifikası alan kişiler mevcut – ona tanıtılan akıl oyunlarını öğrenir, çocuklara da onları öğretir. Eğitmen öğreticidir. Tabii ki öğretmen, kendi öğrendiklerini genişletip, daha derinlemesine araştırıp öğrenebilir ve çocukların da bundan faydalanmasını sağlayabilir. Fakat öğretmen- öğrenci ilişkisi olduğu sürece çocuk oyunlarda öğretmenin gözüne girmek, başkalarıyla da kıyaslandığında daha başarılı olmak, beğenilmek için yapar, tam olarak oynama hali gerçekleşmez. Öğretmenin ölçme ve değerlendirmeler yaptığı, çocukların da oyunları ve oynama şekillerini kendilerinin seçmediği durumlar oluşmakta, bu da oyunla çocuğun potansiyelinin gelişimine faydalı tarafını azaltmaktadır. Ayrıca çoğu zaman yetişkin (öğretmen de olabilir bu) oyunun mimarı olmaya çalışmaktadır. Bu dürtüsel bir durumdur da aynı zamanda, çünkü bu akıl-takıl oyunları yetişkinlerin de oynamaktan keyif aldıkları gibi çocukların da onlar gibi oynamalarını isterler. Oysa yetişkinler serbestce oynamak yerine genelde mevcut şekilleri oluşturmaya gayret ederler.
Takıl oyunları:
Takıl oyunlarında çocuklar T ile başlayan eylemlerle öğrenirler. Çocuklar takip ederler, tutup test ederler, tatbik eder, tekrar ederler, taklit ederler. Mevcut akıl oyununu veya akıl oyununda da kullanılacak küpler gibi malzemeleri ve özelliklerini, oynama şeklini tanımaya çalışırlar, bilmiyorlarsa da, genelde kendinden büyükçe çocuktan yardım isteyebilirler. Çocuk önemsediği kişinin onunla oynamasını ister, bu kimi zaman büyükanne, kimi zaman komşu çocuğu olur. Öğretmenle karşılıklı oynamak ise çocuğun sevdiği bir şey değildir. Zaten okullardaki, kurslardaki akıl oyunlarında da genelde öğretmen anlatan, ve gözlemleyen, değerlendirendir, karşılıklı oynamaz.
Her ne kadar akıl oyunları öğretmeni çocukla oynamasa da çocuğun oyunu tek başına veya bir arkadaşının yardımı ile keşfetmesi yerine, çocuğa oyunun özelliklerini anlatır, gösterir. Ayrıca akıl oyunları eğitmeni çocuğun her zamanki öğretmeni değildir genellikle, dışarıdan bir öğretmendir, dolayısıyla çocukları yeteri kadar tanımaz, onların mizaçlarını, öğrenme şekillerini bilmez.
Takıl oyunlarında Montessori pedagojisine damga vuran “tek başıma yapmama yardım et” yerine “kendi başıma keşfetmeme yardım et” prensibi uygulanmaktadır. Eğitmen çocuk istediğinde yardım eden, her çocuğun kendi ihtiyacına yönelik bir danışman, yol göstericidir.
Akıl oyunları:
Akıl oyunları bilişsel gelişime odaklı, ucu açık oyunlar değildirler. Yani çeşitli yönergelerin olduğu, oyunun amacına yönelik kullanıldığı oyunlardır. Oysa çocuk mevcut oyun malzemesini – mesela küpler – çok farklı biçimlerde kullanabilir.
Takıl oyunları:
Takıl oyunlarında da bilişsel gelişim mutlaka önemlidir, fakat ruhsal, bedensel, zihinsel gelişim de atbaşı gitmektedir. Son senelerdeki beyin araştırmalarının sonuçlarından yola çıkararak sinirbilimci Prof. Gerald Hüther’in başını çektiği Potansiyel Geliştirme Enstütüsü (Akademie für Potenzialentfaltung)un duruşundan etkilenilmiştir. Prof. Gerald Hüther davet eden, esinlendiren, cesaret veren ve harekete geçiren topluluklara ihtiyacımız var, demektedir, ve kişilerin duygularıyla öğrendiklerini anlatmaktadır.
Akıl oyunları:
Akıl oyunları sonuç odaklı oyunlardan seçilmiştir: Genelde kutu oyunları şeklindedir ve kutuda belirtilen yönergeler dışına çıkılmamaktadır. Anaokullarında da kullanılmaktadır.
Takıl oyunları;
Beyin gelişimine göre Prof. Gerald Hüther çocuğun 6 yaşına kadar beyindeki 100 milyar hücre bulunmaktadır.(87 milyar olarak da ifade etmektedir) Bunlar arasındaki 10 binlere varan bağlantılar ise amacı olmayan oyun ve keşifte tam olarak devreye girer. Takıl oyunlarında özellikle küçük yaşlarda çocukların mevcut oyunları çok amaçlı kullanmaları faydalıdır. Memory, eşleştirme gibi oyunlar da oynanabilirleri ama çeşitlilik içinde çocukların oyunlar arasından seçmeleri önemlidir, ayrıca zarların da kullanıldığı, rastlantısallığın da olduğu yüzlerce çeşit oyun vardır erken çocukluk döneminde kullanılacak. Oyunlar süreç odaklıdır.
Akıl oyunları:
Genelde hazır kutu oyunları olarak sunulduğu, birçoğu da ithal olduğu için kullanıcıya maliyeti yüksektir bu oyunların. Öğretici ,ise (akıl oyunları eğitmeni) mevcut kullanma şeklinin dışında oynama fikirleri vermez. Seri üretimdeki belirli markaların Akıl Oyunlarını satın alınır ve eğitimlerde kullanılır.
Takıl oyunları
Takıl oyunlarının çoğu tarihte çok uzun zamandır oynanan oyunların türevleridir, ve tabii akıl oyunları olarak sunulanların. Malzeme genelde tahtadandır Ayrıca malzemesiz oyunlar da bulunmaktadır, çok farklı yönergeler ile kullanılabilir, tek bir tane bile üretilebileceği için çeşitlilikte sınır yoktur. Aynı zamanda estetik değeri de yüksek ürünlerdir.
Akıl oyunları
Akıl oyunlarında ruhsal, duygusal gelişime yeteri kadar önem verilmez. Öyle ki yarışma, kıyaslanma çocuklarda hırs ve stres yaratmaktadır, ölçme, değerlendirme ödül mekanizması da devreye çocuklar bir beklentinin içine girmektedirler.
Akıl oyunları, disiplinlerarası değerlendirilmez. Yani örneğin biyolojide, matematik, sanat dersinde kullanılmaz. Aryıca bir ders şeklinde okullarda uygulanmaktadır. Özellikle günlük sınıftaki derslerin içinde oyun oynamak, dersin, konunun oyunu da kullanarak kolaylaştırıcı, etkileyici, kaynaştırıcı rolünü de kullanarak dersi keyfili hale getirmek , öğrenilen kalıcı hafızaya daha kolay yerleşmesi sağlanmaktadır.
Ayrıca birçok okulda eğitici çocukların kendi sınıf öğretmenleri olmamaktadır. Oyun dersi seçmeli olarak verilmektedir ve sertifikalı başka öğretmenler çocuklara akıl oyunları derslerini vermektedir. Oysa sınıf öğretmenleri, rehber öğretmenler çocukları daha iyi tanıdıklarından, bu oyunları çocukların hal ve vaziyetine göre, veya derse göre kullanmaktan oldukça uzaktırlar.
Sınıf öğretmenlerinden bazıları akıl oyunları eğitici eğitimini alsalar bile bunu –ayrı bir oyun ders olmadan mevcut derse entegre kullanmayı ancak kendi ilgisi ve becerisi doğrultusunda gerçekleştirir.
Yapılanın “akıl oyunları” etiketlenmesi ile çocuklar ve velileri bu derse! girdiklerinde daha akıllı, başarılı olunacak gibi bir düşünceye de sahip oluyorlar, birbirlerinden daha iyi notlar, dereceler almak için yarıştırılan çocuklar zaten genelde eğitimde sürekli rekabet içindeler, burada bir dersde başarı elde etmek isteğiyle, gerçek oynama halinin kazanımından uzaklaşıyorlar. .
Akıl Oyunları diğer oyunlardan ayrıştırılmaktadır Oysa çoğu oyun (özellikle tahtadan, doğal malzemeden olanları) çocuğun gelişimine büyük katkısı büyüktür. Toplumsal faydası da gözardı edilemez. Hem oyuncağı üreten zanaatkara, hem kullanım değerinin yüksek olması hem de farklı kesimlerden, farklı yaşlardan çocuk ve yetişkini biraraya getirmesi açısından çok değerlidir. Akıl-takıl oyunlarından Soma küp- yaşam dönüşümdür oyunu ile ilgili; 2014 de açmış olduğumuz blogda yer aldı: https://t-istasyonu-geloyna.blogspot.com/2014/04/soma-kup-yasam-donusumdur-oyunu.html#more
Ayrıca kasım 2021 de soma-kübü ve pentomino gibi oyunların, buradaki pedagojik yaklaşımın Şule Şenol tarafından anlatımı:https://www.youtube.com/watch?v=V1WI1h0AVF0
Küplerin oyun hali ile ilgili aynı blogda yayınlanan, soma-küp, pentomino gibi oyunların da ele alındığı Şule Şenol’un eleştirel bir yazısı:https://t-istasyonu-geloyna.blogspot.com/2014/04/kuplerin-oyun-hali-frobel-montessori.html
Takıl oyunları oynamak kişinin kendi potansiyelini keşfetmesine de yardımcı olur. Özellikle serbest oyunda yetişkinin karışmadığı durumlarda çocukların kendi keşfettikleri, kurdukları , seçtikleri oyun ve oynama şekilleri onların gelişimleri için çok faydalıdır, oyun bir çocuğun hayatındaki kendi öğrenme süreçlerinin yaratıcısı olduğu alandır. Önemli olan çocuğun kendisinin bir şeyleri keşfetmesini kendi öğrenme sürecinin organizasyonunu üstlenebilmesidir.
Akıl Oyunları eğitiminde oyun oyuncak tasarlamak üzerine ders yoktur: Üretim de yoktur.
Takıl Oyunları
Takıl Oyunlarında sürekli tasarlanır, farklı oynama şekilleri keşfedilir. Sürekli yeni oyunlar üretilir, üretim özgürdür, özgündür.
Takıl Oyunlarında farklı malzemeler kullanılarak üretilen oyunlarda ürün yelpazesi sonsuzdur, malzeme genelde tahtadandır ve estetik değeri de yüksek ürünlerdir.
Her bir takıl oyununda oynama, kullanma çeşidi ve zenginliği de sonsuzdur. Bir oyunun onlarca farklı oynama şekli olabilir, onlarca farklı yönerge verilir.
Bir Takıl oyunu, aynı zamanda en eski akıl ve yaratıcılık oyunu Tangram’i ele alalım. Burada amaç bazı akıl oyunları eğitiminde sunulan hazır kutu tangramla oynamak değildir, tangramı tarihi ve anlatılan efsanelerle, çok farklı yönergelerle, yönergesiz, hikayeleştirerek, ya da kolaydan zora yapılması, yapılanın çizime geçilmesi, çözüm, çözüm üçgenlerinden faydanılması, başka parçalarla veya başka tangram parçaları ile örüntüler oluşturması gibi sonsuz sayıda tangramdan birçok faydalanma biçiminin keşfedilmesi amaçtır. Sonuçta kişi kendisi de tahtadan testere ile tangram kesebilir, yani üretebilir. Kendisi de çocuklara yönergeler hazırlayabilir, hatta çocukların yönerge hazırlamasını, oluşturdukları şekli tarif etmeleri gibi birçok çalışma yapabilir. Tangramin türevi birçok oyun mevcuttur. Oyun birden fazla kişinin oynayacağı takım haline dönüştürülebilir. İstanbul’da Alman Büyükelçilik okuluna gitmiş olan küçük kızım Selin 3. Sınıftayken Tangram’i detaylı olarak ele almışlardı. 7 parça ile oynanan Tangrami daha az parçayla kolaydan zora yapmışlardı mesela. Çivili tahtadan da yararlanmışlardı. Kendileri birer Tangram ve geometrik şekiller kitapçığı oluşturmuşlardı. Ama bunlar ayrı bir sertifikalı öğretmenle değil, sınıf öğretmenleri ile günlük, haftalık akışın içinde, yarıştırmadan yapılmıştı.
Takıl ve akıl oyunlarının gösterildiği bazı örneklemeler youtube kanalımızda yer almaktadır. Takıl oyunlarının ikinci yazısında bazı takıl oyunları örneklemeleri anlatılacak, erken yaşta kodlamaya, robotik eğitimine karşı olmamın nedenleri “Keşfetmek Kodlamaya Karşı” yazısında ele alınacak, “katılmak Kazanmaya karşı” da ise yine oyunun katılımcı, kaynaştırıcı hali tutkuyla, derinleşerek öğrenme halini tanıtıp, ve eğitimde de yaşamda da co-craeatif – birlikte yapabilme, birbirinden beslenebilme haline karşı çocukların “kariyer sahibi olmak, çok para kazanma” ya yönlendirilmesi, dolayısıyla da maalesef yarışa sokulmasını ele alacağım.
Gel Oyna ile ilgili yayınlanmış bir röportaj ve video, akıl-takıl oyunlarına da yer veriliyor: https://www.youtube.com/watch?v=cX3bPI4wv3g